Rise Game tarafından Türkiye lokasyonu yapılan oyun klasik bir MMORPG. 21 Ekim 2013 tarihinde biraz gecikmeli de olsa kapalı betaya giriş imkanı bulduk. DK Online’da 4 ırk ve 4 sınıf mevcut. Irklar işe şöyle: İnsan, Elf, Felynx ve Lykan. Her ırk 2 sınıf seçme imkanına sahip. Savaşçı, Elemental Büyücü, Gölge Büyücüsü, Paladin olarak isimlendirilen sınıflar açıkçası beni tatmin etmedi. Sınıf çeşitliliğinin az olması ve karakter yaratma ekranında çok sınırlı seçeneklerin olması oyuncuları kısıtlıyor. Yakın zamanda gelecek olan yeni ırk ve okçu sınıfı umarım bu açığı kapatır. Okçu sınıfı demişken tam anlamıyla okçu sınıfı yok diyemeyiz. Çünkü Gölge Büyücüsünde bazı okçu yetenekleri var ama yay takıp gezmekle bir olmaz elbette.




Irklarımız böyle. Bir de sınıflara biraz göz atalım.




Gölge Büyücüsü: Benim favorimdir kendileri. Son derece yüksek saldırı gücüne sahip bu sınıfı sadece Felynx ırkı kullanabiliyor. Az önce de söylediğim gibi gölge yeteneklerinin yanı sıra ok atarak zehir saldırıları da yapabiliyor. Alan hasarlarıyla seviye atlaması çok daha rahat hale geliyor.

Paladin: Zindanların olmazsa olmazı. Yüksek defansı sayesinde adete grubun koruyucu meleği. Yalnızca Lykan ırkı kullanabiliyor.
Yazarken bile ”sadece … ırkı kullanabiliyor” demekten sıkıldım. Oyuncuyu bari karakter yaratırken serbest bırakın.
Oyuna ilk giriş yaptığınız andan itibaren oyunun atmosferi sizi içerisine alıyor. Mekanlar ve ortamlar çok güzel tasarlanmış. Haritalar benden geçer not almayı başardı fakat şehirler ve kaleler için aynısını söyleyemeyeceğim. Şekli şemali gayet güzel olsa da pek üstünde durulmamış gibi geldi. Piyasadaki diğer F2P oyunlarla karşılaştırdığımızda biraz kullanışsız bir şehir düzenine sahip.
Çok fazla eksiği olduğunu düşündüğüm PvE’ye bir göz atalım.
Oyunda seviye atlamak görevlerle ve sağlam bir grupla çok rahat. Zaten görevler klasik git şunu kes gel mantığında işliyor. Açıkçası çok daha ayrıntılı, eğlenceli bir görev sistemi bekliyordum. Fakat beklentimin çok altında bir sistemle karşılaştım. Görevlerle hikaye oyuna neredeyse hiç yansıtılmamış. Hikaye görevleri mevcut fakat oturup tek tek okumadan hikayeyi takip etmek imkansız. Tek başınıza PvE bitmek bilmeyen bir işkence halini alabiliyor. 5 seviyede bir verilen paketler sayesinde eşya sıkıntısı azalıyor.
Bunun yanı sıra dönüşüm sistemi ilgimi çekti ve görevlerdeki sıkıcı ortamı bir nebze olsun azaltıyor. Oyun içerisinde çeşitli yaratıklara dönüşme imkanına sahipsiniz. Bu dönüşüm size çeşitli özellikler kazandırıyor ve PvE’nin en zevkli kısmı diyebiliriz. Oyundaki yardımcı paketler, görevler ve yaratıklar sağolsun dönüşüm parşömenimiz eksik olmuyor.


Stat sistemine gelecek olursak oyuncuya büyük bir özgürlük sağlanmış. İstediğimiz şekilde ayarlayabiliyoruz. Mesela ben Savaşçı sınıfında oynuyorum. İster STR’ye abanıp herkesi katletmeye odaklanabilir, ister CON’ye abanıp ölümüne tanklayan birisi olabilir yada ikisine de eşit oranda dağılım yapıp hybrid (melez) bir karakter ortaya çıkarabilirim. Bu kısımları Türkçe yazmak isterdim fakat oyunda da İngilizce olduğu için kafama göre çeviri yapmak istemedim.

Yetenek ağacımız ise 2’ye ayrılıyor. Resimde gördüğünüz Gölge Büyücüsünün yetenek ağacıdır. İster sol taraftaki yetenekleri geliştirip ölüm makinası haline gelebilir, isterseniz sağ taraftaki yetenekleri geliştirip takım arkadaşlarınıza yardımcı olabilirsiniz. Oyunda kombo sistemi yok. Mesela, Aion’da bir yeteneği kullandıktan sonra yeteneği olduğu yerde kombosu olan skill çıkar. Bunun gibi bir sistem mevcut değil ve yetenek sayısı daha fazla olabilirdi.

Eşyaları geliştirmek için ise parşömenlere ihtiyaç duyuyoruz. Bu parşömenler sürekli şehre gidip eşya geliştirmek için ömrümüzü tüketmediği için gayet güzel ve kullanışlı. Ekipmanımızın seviyesine göre efektleri değişmekte.

Sadece ekipmanın seviyesini arttırmakla kalmayıp gerekli ekipman ve parşömenleri toplayıp kendimize özel ekipmanlar yapma imkanına da sahibiz. Kullanımı basit olan bu sistem oyunu monotonluktan birazda olsa kurtamaya çalışmış ama elbette bu kadarı yeterli olmuyor. Hazır bu ekipman konusuna gelmişken kullanılan ekipmanın envanterde gözükmesine sinir oldum desem yeridir. Ekstra yer kaplayıp oyuncuya çanta büyütme eşyalarını aldırtmaya çabalarını hiç ama hiç sevmiyorum.
Koca koca haritaları yürüyerek geçmek zorunda da değiliz. Çeşitli binekler sayesinde hareket hızımızı arttırıp haritaları çok daha hızlı bir şekilde keşfedebiliyoruz. 10. seviyede tanıtım amaçlı verilen bineği ise şöyle gösterelim.

Tasarımı güzel, hoş bir binek. Daha birçok binek çeşidi var fakat 3 günlük sürede ancak bunu bulabildim. Binekler sadece hızı arttırırken herhangi bir stat vs. kazandırmıyor.
Şimdi geldik oyunun en iddialı olduğu ve benim en çok sevdiğim kısıma. PvP.
Kapalı betada sadece 1 kez kale savaşı yapıldı. Labonia Kalesinde yapılan etkinlikte 3 klan hem kendi arasında savaşıp hem de gardiyanlara, sütunlara saldırıyordu. Açık konuşmak gerekirse bu savaş sıkıcıydı çünkü savaşın başlama ve dirilme yerleri aynı olduğundan savaş bir süre sonra o noktadan öteye gidemedi. Fakat bunun ilk savaş olduğunu ve sistemin yerine oturmadığı için böyle şeylerin olması normal. İlerleyen zamanlarda çok daha zevkli ve sistemli olacaktır. Tabii bu loncalara da bağlı bir şey. Açık betada PvP’ye gelecek olan yeniliklere ise şöyle bir göz atalım. 8 adet kale savaşı olacak. Günde 6 tane kapalı betada yaptığımız şekilde kale savaşı olacak. 37 seviye üzeri için ise PvP haritası olacak. Bu harita benim gibi PvP severler için büyük bir nimet olacak gibime geliyor. Açık betada büyük bir PvP ortamı olacak gibi gözüküyor.
Açık beta demişken, tarihi ne zaman diye soracak olursanız bugün açıklanması gerekiyordu fakat Rise Game bunu erteledi. Biraz tanıdık bir senaryo. Zira Rise Game oyunun ilk çıkış tarihini 24 Temmuz 2013 olarak açıklamıştı fakat ”client hatası” nedeniyle ertelemişti.
Şöyle bir toparlamak gerekirse, Türk oyuncularına hitap eden bir oyun olduğunu rahatça söyleyebilirim. Eksikleri elbette var fakat yeni eklentilerle rahatça çözülebilecek sorunlar. Genel olarak Knight Online’ı anımsattı bana. Aynı ortam oluşur mu bilemem ama Rise Game oyunculara önem vermeye devam ettiği sürece Türkiye’de güzel işler yapacaklarını söyleyebilirim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder